Pazar, Şubat 27

Onlar Yıldızsa Sen Gökyüzüsün

Dün itibariyle 7'de 7 yaparak bu sezon ligin en uzun galibiyet serisine imza atan takım olduk. Bunu yaparken inanç en etkili golcümüz taraftarımız ise en etkili defansımız oldu. Ama bundan sonrası daha zorlu olacak. Yıpratmaya çalışacaklar bu takımı ama yıprattırmayacağız. Her zaman olduğu gibi yine hep yanında olacağız...
İlk olarak Beşiktaş maçıyla başlayalım. Fenerbahçe alışkın olduğumuz gibi sakin başlamıştı maça Beşiktaş'ın aksine. Beşiktaş kötü gidişatın da etkisiyle sert oynuyordu. Fenerbahçe sakin ama etkiliydi,akıllı oynuyordu. Daha 5.dakikada 1-0 öne geçtik. Golde Selçuk'un imzası var sanarken Necip'in topu kendi kalesine gönderdiğine şahit olduk. Erken gelen gol Beşiktaş'ın müdahalelerini daha da sertleştirdi. Fenerbahçe gol kaçırmaya başlamış 2. golü atamaz hale gelmişti. Beşiktaş bunalmıştı. Fenerbahçe ilk yarım saat boyunca top göstermedi desek yeridir. Ancak,böle devam etmeyeceğini az çok aklımdan geçirebiliyordum. Bizim tempomuzun düştüğü sıralarda Beşiktaş'ın seyirci avantajını da kullanarak üstümüze gelmesini bekliyordum bir başka deyişle. Bu dakikalar gelip çattığında ilk yarım saatte büyük işler yapan Dia yorulmaya ve Fenerbahçe geri çekilmeye başlamıştı. İlk yarının sonuna geldiğimizde Beşiktaş,kırmızı kart potansiyeli bulunan Ekrem ile bir gol bulmuştu. Bir başka deyişle aradığı motivasyonu Ekrem ile bulmuştu Beşiktaş.
İkinci yarı başladığında Fenerbahçe hazır bir görüntü çizmiyordu. Gidişat hiç de iyi değildi.  Beşiktaş'ın 2. golü bulması bunun en açık göstergesiydi. İlk yarıda bizim kaçırdığımız pozisyonları Beşiktaş kaçırmaya başlamıştı. Hele Almeida ile kaçırdıkları,daha doğrusu Volkan'ın kotardığı bir pozisyon maçın ilk kırılma anı olarak vuku buluyordu. Maçın ikinci kırılma anı ise Ferrari'nin kırmızı kart görmesiydi; Lugano'ya attığı dirseği kaçırmadı hakem. Fenerbahçe için bir dönüş olacaksa bu dakikalar çok kritikti. Bir şeylerin değişmesi lazımdı ve Beşiktaş'ın 10 kişi kalması işte o beklenen şeydi. Kaptan penaltıyı gole çevirdiği an terazide Fenerbahçe ağır basmaya başladı. Paralel olarak Beşiktaş da dağılmaya başlamıştı. Fenerbahçe gol üstüne gol bularak 2 farklı üstünlüğü yakalarken,gidip gelen bu maçın bir numaralı kahramanı Alex'ti,herşeyimiz. Son 10 dakikaya 2 gol daha sığabilecekken bizimkiler vitesi küçülttü ve maç bittiği sırada Fenerbahçe maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturmuş bulunuyordu.
Derbi'nin ardından gözler Kasımpaşa maçına çevrildi. Geçtiğimiz yıllarda beceremediğimiz alt sıralardaki takımlarla oynadığımız maçları kayıpsız atlatma olayını bu sezon çok iyi becerir hale geldik. Bir çok şeyin de göstergesiydi buydu aslında.
Soğuk bir havada oynanacaktı maç,maraton alt dışında dolmuştu stad. Maç boyunca da harikaydı tribünler,hiç susmadılar sürekli aktiftiler. Yaratıcılıkta da sınır tanınmıyorlardı; Cep telefonlarıyla tribünlere katılan harika bir görsel şov vardı. Maç öncesinde her zaman olduğu gibi yine en'li istatistikler veriliyordu. En fazla gol atan takım Fenerbahçe ile en çok gol yiyen şu en çok berabere kalan bu,en az gol yiyen şu takım istatistikleri. Bu sefer en çok gol yiyeniydi rakip. Maç alışık olduğumuz gibi müthiş bir baskıyla başladı Fenerbahçe adına. Daha 1.dakikada gol kaçırdık. Sol kanat son maçların vazgeçilmez bir durumuyla karşı karşıyaydı; Çabuk ve iyi organize oluyor,o kanadı çok iyi kullanıyorduk. Diğer taraf ise Mehmet Topuz'un an ki durumuna ve Gökhan Gönül'ün bindirmelerine bağlıydı. İyi oyuna rağmen Kasımpaşa filelerine erken bir gol bırakamadık. Maç Fenerbahçe'nin rahatlığını bozabilecek bir zaman dilimine girerken Fenerbahçe yine ve yeniden Alex'i ile ile öne geçiyordu. Her kapıyı açıyordu Kaptan'ı Fenerbahçesine! Frikik'ten atmıştı nostaljik bir şekilde. Alex gol attığı an, maç öncesinde gözüme çarpan,"ONLAR YILDIZSA SEN GÖKYÜZÜSÜN-Alex" atkısı aklıma geldi. Daha ne denebilirdi ki?! 
Yine ilk yarının sonuna gelmiştik ve yine Fenerbahçe kalesi tehlike ile karşı karşıya kaldı. Kasımpaşa gol atabilecek bir durumda değilken Yobo'nun hatası onlara penaltı gibi bir fırsat kazandırmıştı. Her zaman hata yapan biri olmadığı için taraftar Yobo'nun arkasındaydı. Topun başına geçen Kasımpaşa'lı futbolcu Fenerbahçe'nin inancından bihaberdi. Topa vurduğu an Volkan'ın topu çıkartacağından haberi olmadığı gibi... Fenerbahçe her birimiyle bu yola baş koymuştu. Volkan penaltı kurtarıyor,Lugano kontratak'ta gol pozisyonu yaratıyor. Ne takım ama...
İkinci yarı boyunca Fenerbahçe kontrolü elinde tutmaya çalışıyor başarılı da oluyordu. Dakikalar 55'i gösterdiği sıralarda ise Fenerbahçe Dia-Niang ikilisiyle farkı açıyordu. Golden sonra takım önde basıyor,tedbiri elden bırakmıyordu. Bu sayede üst üste 7.galibiyet kotarılıyordu. Maçın sonlarında tek kızdığım şey,stadı daha 86.dakikadan terkedenlerdi. İster 10-0 önde ol ister geride maç bitmeden 1 dakika önce bile stadtan ayrılınmaz,senin için ter dökenlere hakarettir bu.

Hiç yorum yok: