Perşembe, Nisan 22

Fenerbahçe 1-0 Beşiktaş

Geç olsun ama güç olmasın diyerek başlayalım yazımıza.
Sıra gelmişti Beşiktaş derbisine, klasik kadromuzla sahada,coşkulu taraftarımızla tribünde tam 12 kişi yerimizi almıştık. Sarı Melekler onore edilmiş, takımlar mücadeleci,diğer branşlardan güzel haberler geliyor,keyifler gıcır. Vur tahtaya...
Fenerbahçe,son maçlarda daha çok hissettirdiği baskıyla başladı. Topu rakip yarı alanın en uzak sayılabilecek noktalarından birine atıp,rakibe daha ilk saniyeden baskı kurmaya başlama olayı açık konuşmak gerekirse hoşuma giden ilginç bir yöntem. Bu maçla birlikte ilk meyvesini de almış olduk. İlk dakikadan itibaren kurulan tipik baskımız Beşiktaş filelerini 2.dakikada vurmamızı sağlıyordu. Alex,tribünleri daha bir coşturmuştu bu golle birlikte. Planlar özellikle Beşiktaş adına büyük değişime uğradı. Hatta Mustafa Denizli için öyle bir şoke etkisi yaratıyordu ki bu gol,takımına ilk 45 dakika ne yapacağını bilememişti. Keza,özellikle içerideki Beşiktaş maçlarında en büyük sıkıntımız ilk golü yedikten sonra oyunun kontrolünü sağlayamamak oluyordu. Bu golle birlikte Beşiktaş ilk yarıda sahada yoktu desek yeridir. İlk 45 dakikada çok rahat 3 farka ulaşabilirdik ve bu Beşiktaş karşısında ikinci yarıda farka bile gidilebilirdi. 
İkinci yarının ilk dakikalarından itibaren Beşiktaş,ilk yarıdaki oyununa oranla daha iyi bir grafik çizmeye başlamıştı. Derbi derbiliğini bu yarıda göstermeye başladı. Beşiktaş'ın daha iyi olduğu dakikalarda Fenerbahçe'nin skoru korumasında en büyük etken,kontrolü çok fazla elden bırakmayışı olmuştu. Beşiktaş golü ha buldu ha bulacak derken Bilica sağolsun(!) tipik kontrolsüz girişlerinden birini yaparak penaltı kazandırdı. Penaltı'nın nasıl kazanıldığından çok Bilica'nın penaltı noktasını deşmesi konuşuldu. Yaptığı hareket yanlıştı,Fenerbahçe forması giyen bir futbolcuya bu yakışmaz. Tamam bazı çakallıkları yapacaksın saha içinde ama bu hareket hiç hoş değildi. Gelelim eleştirilere... Biz,kendi futbolcumuzudur eleştirinin gözüne vururuz bir yerde ama diğer arkadaşlara ne oluyor Allah aşkına?! Ayıptır,şudur budur dersin bitirirsin. Nedir o terbiye nağmeleri?! Size mi kalmış Fenerbahçe forması giyen bir sporcunun terbiyesi?! Dönüpte savunduğunuz kendi futbolcularınıza hiç bakıyor musunuz?! Örnek gösterdiğiniz oyuncuların ne üdüklerinden niye birden haberiniz yok oluyor?! Bilica'nın deştiği yer kadardır Fenerbahçe'nin büyüklüğü tarzında yorumları yapmaya ne hak gördünüz kendinizde?! O lafı 6-7 yaşında çocuğa söyleseniz inanın güler. Hiç değilse susunuz...

Kırılma anı penaltı dakikasıydı. Bobo baskıdayken vurmuşta ondan atamamış! Geçiniz efendim. Bilica'nın yaptığı hareket yanlıştır dedik ama profesyonel dediğiniz adama dokunmaz öyle şeyler. Topa adam gibi vurmayı bileceksin,biz buradan gördük o topun kaleye girmeyeceğini. En kötü sağdan sola burun girecekti topa,ya top direk balona bağlayacak ya da fileleri zorlayacaktı. Onun için Bilica'nın hareketine bağlamamak lazım. İyi bir kaleci de o kurtarışı yapardı ve Volkan'da affetmedi.

Hakemin ilk dakikalar itibariyle kontrolünde tutamadığı maç yüzünden son dakikalar tam bir sinir harbine dönmüştü. Küfür,tekme,burun,boğaz derken Beşiktaş'tan iki,bizden bir oyuncu saha dışını bir kaç dakika erken boyladı. 
Hakem bize şöyle onlara şöyle yaptı narası atanlara da gülmekten başka bir tepki veremiyorum. Ne kadar taraftar olursanız olun ama bazı şeyleri de görmeniz lazım. Beşiktaş aleyhine ne kadar çaldıysa bir o kadar da Fenerbahçe aleyhine karar verdi Göçek. Bu maçın altından da kalkamadığı çok açıktı. Keşke daha iyi bir hakem olsaydı da daha iyi bir maç izleseydik. Her pozisyona cart sarı,cart düdük bıkkınlık getirdi. Hakem dediğin akıcı bir maç yönetecek,ufak tefek şeylere çalmayacak ki maçın zevki çıksın,maç bir o kalede bir bu kalede heyecan bulsun. Göçek sadece kendi işine bakmaya kendini riske atmamaya çalıştı ama daha çok yüzüne gözüne bulaştırdı.

Sahada genel anlamda iyiydik. Ayrı ayrı yazarak diğer oyunculara haksızlık etmek istemem ama Volkan,Alex,Gökhan Gönül gibi isimleri listenin başına almak gerekirken; Lugano,Selçuk,Santos,Özer gibi isimlerin çabaları da ayrı bir takdiri hak etti. Güya ayırmayacaktık.

Sonuç olarak bitime 4 hafta kala işlerin devam edebilmesi adına önemli bir 3 puan aldık. İyi olan da bizdik. Topun ayağımızda olmadığı dakikalarda bile zor da olsa kontrolü elimizde tutabildik. Skorun değişmemesi buna bağlanabilir. Açık konuşmak gerekirse derbileri zaten kazanıyorduk demek istemiyorum ama durum aynen o şekilde,esas marifeti bundan sonraki maçlarda göreceğiz. 
STAT: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Hüseyin Göçek, Baki Tuncay Akkın, Serkan Gençerler

FENERBAHÇE:
Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Lugano, Bilica, Andre Santos, Mehmet Topuz, Selçuk, Emre, Özer (Vederson dk. 75), Alex, Güiza xx (Semih dk. 85)

BEŞİKTAŞ:
Rüştü, İbrahim Kaş (Uğur dk. 46), Sivok, Ferrari, İbrahim Üzülmez (Serdar dk. 81), İbrahim Toraman, Fink (Holosko dk. 85), Ernst, İsmail, Tello, Bobo
GOL: Alex (dk. 2)

KIRMIZI KARTLAR:
Ernst (dk. 88), İbrahim Toraman (dk. 90+4) (Beşiktaş) Vederson (dk. 90+4) (Fenerbahçe)
SARI KARTLAR: Selçuk, Bilica, Volkan Demirel, Gökhan Gönül (Fenerbahçe), İsmail, Bobo, Sivok, Rüştü (Beşiktaş)

Hiç yorum yok: