Perşembe, Mayıs 26

18.Şampiyonluk Destanı

İlk yarının sonu itibariyle 10 galibiyet 3 beraberlik 4 yenilgisi olan Fenerbahçe şampiyonluk adına pek umut vermiyordu. Ligin son haftasında lider Trabzonspor ile aramızda 9 puanlık bir fark ve takımın inişli çıkışlı performansı bulunuyordu. Gidişat bu şekilde olursa, lige haftalar öncesinden havlu bile atabileceğimiz tartışılıyordu. Bu tartışmaların gölgesinde 3 haftalık bir araya girildi. Fenerbahçe transfer adına hiç bir şey yapmamış gibi gözükse de aslında gelecek olan galibiyetler ve puan farkının erimesiyle Fenerbahçe ruhu çubuklu formada vücut bulacaktı. Ki bu iyi bir transferden daha iyi bir şeydi. Ligin 2. yarısının başlamasıyla birlikte Trabzonspor puan kaybetmeye başladı. Seri galibiyetler gelmeden önce Trabzonspor'un bu kayıpları şampiyonluk yolunda en can alıcı nokta oldu. İki takımın 2. yarıdaki puan kayıplarına bakacak olursak; 
18. hafta: Trabzonspor 1-1 Ankaragücü ,  Antalyaspor 0-1 Fenerbahçe
19. hafta: Fenerbahçe 2-0 Trabzonspor
20. hafta: Trabzonspor 0-0 Antalyaspor  ,  Manisaspor 1-3 Fenerbahçe
23. hafta: Trabzonspor 3-3 Kayserispor  ,  Fenerbahçe 2-0 Kasımpaşa
27.hafta: Fenerbahçe 0-0 Bursaspor  , Trabzonspor 1-0 Konyaspor
30.hafta: Eskişehirspor 0-0 Trabzonspor  , Bucaspor 3-5 Fenerbahçe
Şu tablo gösteriyor olacak ki, Trabzonspor şampiyonluğu 23. haftada elleriyle Fenerbahçe'ye teslim etmiş, Fenerbahçe söke söke almış da diyebiliriz. Bana göre kritik noktalardan ilki 18.ve 19. hafta maçları. Trabzonspor bu 2 haftada 5 puanlık bir kayıp yaşadı. Ve en önemli nokta ikili averajda geriye düştü Fenerbahçe'ye 2-0 mağlup olarak. Peşi sıra gelen 20. haftada kaybettikleri 2 puan da şampiyonluk yarışının nasıl geçeceği hakkında az çok fikir vermeye başladı. Ki o haftalarda Bursaspor 2. Fenerbahçe 3. sıradaydı. 21. ve 22. haftalarda Fenerbahçe sırasıyla Kayserispor ve Beşiktaşı mağlup etti ve Bursa'nın da kopmaya başlamasıyla 2.sıradaki yerini sağlama almaya başladı. 23. haftaya gelindiğinde ise Fenerbahçe liderlik koltuğuna nihayet oturmuştu. 27.haftada Fenerbahçe 2. yarıdaki ilk ve tek puan kaybını evinde Bursaspor'a karşı 0-0 beraberlik alarak yaşadı. Takibi sürdüren Trabzonspor tekrar liderdi ve 30. haftaya kadar ligdeki konumları devam edecekti. 30.hafta Cuma günü oynanan maçta Eskişekişehir deplasmanından beraberlikle döndüler bu iki takımın şampiyonluk yolunda kaybettiği son puanlardı. 2 gün sonra Fenerbahçe'nin İzmir'de Buca karşısında 53. dakikada 3-1 geride olması Fenerbahçe'nin o güne kadar getirdiği haklı mücadelesinin sonu olmamalıydı. Sezonun kahramanı Alex 62. dakikada skora dengeyi getiriyor, sezon boyunca tek golü bulunmayan Güiza ise iyi yer tutuşu ve vuruşuyla skoru Fenerbahçe lehine çeviriyor, Fenerbahçe taraftarını kendisinden geçiriyordu. Şampiyonluk inancı taşıyan bir maçtı. Keza 29.haftada oynadığımız ve Andre Santos'un 90+4'te attığı golle 1-0 kazandığımız Gaziantepspor maçı ve 26. haftadaki 75.dakikaya kadar 1-0 geride olduğumuz maçın bitiş düdüğüyle 2-1'lik galibiyeti gördüğümüz Galatasaray maçı gibi... Fenerbahçe için 26. 29. ve 30. haftada kazandığı maçlar inancın zaferiydi. Şampiyonluk şarkılarını puan farkı olmamasına rağmen tek bir yürek ve ağız olarak söyleten maçlardı bunlar. 

Son haftalarda oyun planını ikinci plana attık ister istemez ama gelen galibiyetler şampiyonluğu getirecek bir görüntü çiziyordu. Son haftaya girildiğinde ise Sivasspor deplasmanı vardı şampiyonlukla aramızda. İlk yarının son haftasında oynanan Sivas maçında başlayan yenilmezlik serisi yine bu Sivas maçına dek sürmüştü. Son maça çıkmadan önce ilk Sivas maçıyla beraber 17 maçta 16 galibiyet 1 beraberliğimiz vardı. Menajerlik oyunlarında bile eşine zor rastlanır bir seri bu. Fenerbahçe adına böyle bir seri hatırlamıyorum açıkçası ama bu seriler İstanbul Pazar liglerinin Milli Kümelerin gazete küpürlerini hatırlattı. Böyle bir serinin ardından maçta galibiyet kesinlikle gelmeliydi çünkü Karabük deplasmanında Trabzonspor'un puan kaybetmesi gibi bir ihtimal yoktu. Fenerbahçe ilk golü erken bulmasına rağmen maç Fenerbahçe'nin klasik final maçları gibi geçti. Gitti geldi,hiç bir şekilde rahat bir maç izleyemedik. Bunlara rağmen; Selçuk'un yanlışlıkla attığı gol (rakip kaleye) Kaptan'ın farkı ikiye çıkarması bizi biraz rahatlatır gibi oldu. Ancak Fenerbahçeliyseniz böyle maçlarda kalp krizi tehlikesiyle karşı karşıya olmanız olağan bir şeydi ve 65.dakikada farkı bire indiren gol geldi Sivas'tan. Tüm takım bir forvet oyuncusu gibi ileride gol arıyordu ki Yobo ile fark tekrar ikiye çıktı. Yine rahat değildik. Ne zaman öne geçsek yada farkı açsak bizimkiler top çevirmeye ileriyi düşünmemeye başlıyordu ki zaten o 2.gol öyle yendi. 90.dakikada Sivas'tan gelen 3. gol ise  soğuk duş vanasını çevirmişti adeta. Neyse ki o şok yaşanmadı ve bitiş düdüğü çaldı, "ve KOCAMAN bir umut gerçeğe dönüşüyor" sözcükleri dökülürken Melih Şendil'in ağzından 9 puan geriden gelen Fenerbahçe ikili averajla şampiyonluğa uzanmıştı. Geçen sene 1 golle şampiyonluğu kaybeden Fenerbahçe bu sene o 1 gollük ikili averaj üstünlüğüyle şampiyon oluyordu. 2007'de bu yana beklediğimiz bu şampiyonluğu kutlamaya indik meydanlara. Bu 18.şampiyonluk Fenerbahçe'yi resmi olarak Süper ligin en başarılı takımı da kılıyordu aynı zamanda. Maneviyatı açısından inancın zaferiydi tam manasıyla. 18 maçta 17 galibiyet,1 beraberlik. Aykut Kocaman Trabzon'a bir kabus daha yaşatıyor ve sabırın da zaferini gösteriyordu herkese. Trabzonluların yaptıkları veya başkalarının söylemleriyle burayı kirletmeyeceğim. Ben mi dedim size 11 puan kaybedin Fenerbahçe maçında 2-0 yenilin diye. Hazımsızlık için soda tavsiyesi... 

Hiç bir futbolcuyu da ayırmak istemiyorum ama Alex'i her gördüğümde 30 yıl sonra kısmet olursa çocuklarıma anlatacağım bir portre beliriyor gözümde. Duruyor o an zaman ve sadece Alex'i görüyorum. Teşekkürler Alex ve teşekkürler malzemecisinden antrenörüne FENERBAHÇEM! 

Hiç yorum yok: