Cumartesi, Mart 31

Şampiyon Fenerbahçe

1899 yılında Siyah Çoraplılar olarak bilinen bugünkü efsane, 1907 yılında Ziya Bey, Ayetullah Bey ve Necip Bey'in girişimleri ile resmi olarak Fenerbahçe ismi ile doğdu. İlk yıllarında kulüp zorluklar içindeydi. Fenerbahçe, o yıllarda yaşanan zor günlerin üzerine takımdan ayrılan futbolcu ve antrenör istifalarına rağmen 1909-10 yılında İstanbul Ligi'nde ilk maçlarını oynadı ve takım ligi 5. sırada bitirdi. Fenerbahçe sıkıntıda olduğu bu yıllarda, Üsküdarlıların teklifi üzerine kulüplerin birleştirilmesi yönünde bir toplantı yapıldı. 1910 yılının bir Eylül günüydü, Üsküdarlıların takımı sahiplenmeye başladığını farkeden Ayetullah Bey masaya yumruğunu vurarak; "Ondördüncü Louis 'Kanun benim!' demişti. Ben de diyorum ki; 'FENERBAHÇE benim!' Bu birleşmeye muhalifim. Toplantı bitmiştir." O gün belki de bugün isminin ötesine hiç bir şey koyamadığımız FENERBAHÇE isminin tarihe altın harflerle damgasını vuracağı gün olarak tarihe geçiyordu.  Fenerbahçe'nin  yaşanan zorlu günleri atlatmasını sağlayan ise Kuşdili'nden Fenerbahçe'ye geçen Elkatipzade Mustafa oldu. Topuz Hikmet ve Hasan Kamil Sporel gibi isimleri Fenerbahçe'ye kattı. 

Ve 1911-12 yılına gelindiğinde ise farklı bir Fenerbahçe vardı. Ligde Kadıköy, Rumblers, Progress ve Strugglers gibi adından söz ettiren takımların arasından sıyırılan, ilk lig tecrübesinden sadece 2 yıl sonra toparlanan takım, 31 Mart 1912 günü ilk şampiyonluğunu elde etti. 
Belirtmek gerekir ki, Galatasaraylı Adnan İbrahim Pirioğlu sakatlayıcı oyunundan dolayı ligden uzaklaştırılınca, Galatasaray sezon başında ligden çekilmişti. 

1911-12 sezonu sadece ilk şampiyonluğun yılı değil Fenerbahçe Futbol Kulübü isminin diğer sporlardaki gelişmelerle birlikte bugünkü adını alarak Fenerbahçe Spor Kulübü olduğu yıl oldu. 1. Dünya savaşıyla birlikte kulüpten ayrılan futbolculara rağmen Fenerbahçe, yetiştirdiği genç oyuncularla bu dar boğazı da atlattı. 1920 yılında ise silah ve cephane yardımı ile Kurtuluş Savaşı destekçisi olan Fenerbahçe, İşgal Orduları tarafından kapatılma kararı ile karşı karşıya geldi. Buna rağmen faaliyetlerine devam eden Fenerbahçeliler, 1918-23 yılları arasında işgal güçlerini sahalardan da sildiler. Fenerbahçe, Türk halkının moral ve direniş gücü oldu. Mustafa Kemal'in neferleri işgal güçlerinin çekilmesinin ardından kapatılan lokali yeniden açtı. Ancak, talihsizlik Fenerbahçe'nin peşini bırakmadığını 1932 yılının bir Haziran gününde gösterdi; Müze ve kulüp binası olarak kullanılan lokal ve içindeki müze çıkan bir yangın sonucu tanınamaz hale geldi, açılan yardım kampanyasında ise ilk destek Mustafa Kemal Atatürk'tendi.

Yazının esas amacı tam 100 yıl önce, zorluklar içinde elde edilen bu ilk şampiyonlukta emeği geçen isimleri onore etmektir.

Ali Sait,Yahya Berki Karagözoğlu (fesli), Abbas Zeki Mazlum, Arif, Hulki Malkoç (fesli), Hüseyin, Sabri İzzi, Kemal, Nuri, Galip (Kaptan), Sait Selahattin, Hasan Kamil Sporel ve Osman Fuat Efendi (Başkan),  Leon, Kirkor, Miço, Nushet, Memiş, Sami Coşar

İsmi geçen geçmeyen, Fenerbahçe üzerinde emeği olan her bir nefere de ayrıca minnetlerimi sunarım. 


"Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz." 
İslam ÇUPİ

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Fenerbahçeliliğimle gurur duyuyorum.
O zor günlerde gururla başkaldıran, savaşan güzel insanlarımızın ruhları şad olsun.
by dekortiko

B. dedi ki...

Verilen o mücadeleydi Bahçe'deki Fener'in gururu. Saygılar Dekortiko...