Cumartesi, Ekim 24

Derbiyi Beklerken #Bir Kala

Heyecanımızı kamçılayalım...

üstüne tıklarsanız daha yararlı olabilir(!)

Steaua Bükreş 0-1 Fenerbahçe

Derbi arifesinde oynanan bir Avrupa maçıydı. İki tarafın kafası da ne derse desin Pazar gününde olacaktı.
Esas hücum hattımızdan yoksun çıktığımız ve Kazım ile gol aradığımız(neticesinde bulduğumuz) bir maç düşünün... Sağlam bir rakip olsaydı puan kaybı beklediğim bir haftaydı ki,bu kötü Steaua Bükreş bile maçın son anlarında beraberliği yakalayabilirdi. 1-0'dan sonra geriye yaslanma saçmalığı kendini yeniden göstermeye başlasa da Antep maçı akıllara gelmiş olacak ki hemen toparlandık. Bundan sonraki maçlarda daha iyi oyun sergilemeliyiz,en azından ligde iyi oynadığımız maçlar kadar. Çünkü,geride kalan 3 Avrupa sınavında Futbol adına fazla bir şey sergileyemedik. Bu grup neysede çıkarsak bundan sonraki turlarda sıkıntı yaratır bu çizgi.

Sheriff'in Twente'yi 2-0 mağlup etmesiyle birlikte Fenerbahçe,3.maçlar sonunda grubunda liderliğe yükseldi.
Stat: Steaua
Hakemler: Douglas McDonald, William Conquer, Graham Chambers(İskoçya)
Steaua Bükreş: Zapata, Baciu, Ghionea, Golanski, Rada, Bicfalvi(Onicas dk. 43), Juan Tajo, Szekely(Dayro Moreno dk. 67), Nicolita, Kapetanos, Surdu
FENERBAHÇE: Volkan, Gökhan, Lugano, Bilica, Roberto Carlos, Emre, Mehmet, Cristian, Dos Santos(Ali Bilgin dk. 89), Özer (Vederson dk. 71), Kazım (Selçuk dk. 85)
Gol: Kazım (dk. 59)
Sarı Kartlar: Bicfalvi, Golanski (Steaua Bükreş), Lugano, Kazım, Emre, Gökhan (Fenerbahçe)

Derbiyi Beklerken #Let'em Come

Let'em Come,Let'em Come,Let'em Come.
Let'em All Come Down to The Den!...

Millwall - Leeds Bugün 17:00'de

Derbiyi Beklerken #No

Fenerbahçe-Galatasaray derbileri öncesi veririm bu görseli...
Her şey Şubat 1934-Taksim Stadı’nda Kadri Dağ'ın(Galatasaray) Reşat Nayir'e(Fenerbahçe) attığı tekmeyle başlar...

Çarşamba, Ekim 21

Ortak Tutku

Yine bir ilkten bahsedelim. Bu haftasonu ciddi anlamda yoğun geçecek. Pazar günü saatlerimiz 20:00'i gösterdiğinde Fenerbahçe-Galatasaray maçına kilitleneceğiz. Biz maçın ikinci yarısını izlemeye başladığımız sıralarda(21:15) ise Arjantin, el Superclasico'ya kilitlenecek. Kardeşler ilk defa(hatırladığım kadarıyla) aynı süre içinde ezeli rakipleriyle karşılaşacaklar.

Haydi FENERBAHÇE'm ¡vamos! mi BOCA !!
iki Kıta iki Ülke iki Şampiyon...

Ferenc Puskás Ödülü

20.yüzyılın en iyi golcüsü ve Dünya'nın gelmiş geçmiş en iyi oyuncularının başında gelenlerden biri o.
Milli takımda 84 maçta 83, Macar ve İspanyol liglerinde ise dile kolay 533 maçta 511 gole imza atmış olan Ferenc Puskas adına her yıl bir ödül verileceği açıklandı. Ödül,FIFA tarafından yılın en güzel golünü atan futbolcuya verilecek. Komite tarafından yılın en güzeli olmaya aday 10 gol seçilip,her yıl Kasım ayının son 2 haftasında futbolseverlerin internet üzerinden beğenisine sunulacak. Komite'nin bayanların attığı golleri de değerlendireceğini belirtelim. Ödül Aralık ayında adaylarında çağırıldığı törenle verilecek. Bugüne kadar neredeydiniz diyesi geliyor insanın...

Pazartesi, Ekim 19

Avrupa'dan Afrika'ya Son 4

Play-Off kuraları çekildi. Maçlar 14-18 Kasım tarihlerinde ve eşleşmeler şu şekilde;

İrlanda Cumhuriyeti - Fransa
Portekiz - Bosna Hersek
Yunanistan - Ukrayna
Rusya - Slovenya

Fransa ve Rusya zorlanarakta olsa gider Afrika'ya. Bosna'nın nasıl bir takım olduğunu bu eşleşme sonucunda öğreneceğiz gibime geliyor,çünkü Türkiye Türkiye değildi. Ukrayna'da Yunanistan'ı saf dışı bırakır diye düşünmekteyim. Bakalım kaçını bile(/meye)ceğiz...

Clint Eastwood ve Futbol

Al Pacino'dan sonra Clint Eastwood gelir benim için. Bir kaç eksik haricinde arşivimdedir filmleri. Kendisi,Lumiere Büyük Film Festivali için Fransa'daydı ve konuk olarak gittiği Lyon-Sochaux maçının sembolik başlangıç vuruşunu yaptı. Fransızlara anca Clint Eastwood can verebilirdi zaten. Şaka bir yana St.Etienne ve Zidane hariç sevmem Fransızları,bir türlü kanım uyuşmuyor izlediğim ilk Dünya Kupasından bu yana.
Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin santra vuruşu için bekliyoruz Clint Eastwood'u :)


Dörtleme

Giallo tarihinde bir ilk diyebiliriz. Fenerbahçe,Boca,Real Madrid ve Roma maçlarını aynı hafta sonunda naklen izlemiş oldum. Bir türlü denk gelmiyorlardı aynı haftaya naklen. Kimi için gereksiz kimi içinse a ilginçmiş dedirtecek bilgiyi vermiş bulundum. Nice dörtlemelere...

Boca 2-1 Tigre

Nihayet sezonu açabildim. Tigre ile oynadığımız şampiyonluk maçı anıları depreşti maçın başlarında,devamında o günkü Tigre yoktu tabii ki. Tribünün sesini de özlemişim.
Maçın 00:10'da başlaması ve ertesi gün erken saatte Muhasebe illeti olması etkilemedi tabii ki. Bocamızı Beyaz ağırlıklı enine Sarı çizgili formasıyla izledik. Ev sahibi olmamıza rağmen maç Buenos Aires'in diğer köklü takımlarından Velez'in sahasındaydı. Tigre bu sezon berbat bir konumda ve maçta da konumlarını(puan tablosunun dibi) hakkettiklerini görmüş olduk. İstikrarsız takımlarla dolu Arjantin ligi. Bir sezonda şampiyon olan bir takım ertesi sezon ligin dibinde sürünebiliyor. Çok ciddi bir River örneği var karşımızda. Tigre'de farksız vaziyette şu anda. Neyse bu maça tekrar dönecek olursak, Boca defansını çok hazır ve yerinde müdaheleler yaparken gördüm,özellikle ilk yarıda. Takım hızlı olarak atağa çıkarken fazla sıkıntı yaşamıyor. Gerçi sadece bir maç buna ölçü olamaz,hatta şu Tigre'yle oynanan bir maç kesinlikle olamaz.
Maçın yıldızı ise kesinlikle Gaitan'dı. Attığı gollerde Tigre'nin hatalarını takım olarak iyi değerlendirdiğini gördük Boca'nın. 50'de atılan golde yanlış ofsayt taktiği uygulanırken,60'da ki golde ise Tigre savunması denilen bir şeyden söz etmek mümkün değildi. Kalecimiz Abbondanzieri,ara sıra gelişen Tigre tehlikelerini iyi sezerek maçın rahat geçmesini sağladı. İkinci yarı bir ara Boca taraftarı boydan boya tüm pankartları bir sağa bir sola çekerek harika bir görüntü oluşturdu,tezahüratlar ve yine her zaman ki gibi kendilerinden geçmeleri de cabası.
Tigre biraz toparlanmaya başlasada bir gol bile atmayı haketmeyen bir görüntü çiziyordu. 79'da attıkları gole engel olunamadı o ayrı. Carlos Luna'dan geldi o gol. Boca'nın değişiklikleri de gelmeye başlamıştı. Insua oyundan çıkarken yaptığı bir asist ve güzel oyunuyla boşuna terlemediğini göstermişti. Oyundan çıktıktan sonra yanlışlıkla Tigre kulübesine doğru yol alması ise teknik direktörleri Diego Cagna tarafından da gülümsemeyle karşılandı. Son 5 dakika Tigre'nin aklına oynamak gelse bile fazla işe yaramadı. Palermo ve Gaitan,teknik direktör Bianchi tarafından alkışlatılmak üzere oyundan çıkarıldı.
Önümüzdaki hafta el Superclasico var;BOCAA,Boca es mi vidaaa...
Boca: Roberto Abbondanzieri; Hugo Ibarra, Julio César Cáceres, Gabriel Paletta, Fabián Monzón; Sebastián Battaglia, Ariel Rosada, Federico Insúa; Juan Román Riquelme; Nicolás Gaitán y Martín Palermo. Director técnico: Alfio Basile.

Tigre: Daniel Islas; José San Román, Pablo Garat, Maximiliano Oliva, Rodolfo Arruabarrena; Lucas Oviedo, Diego Castaño, Matías Giménez; Martín Morel; Leandro Lazzaro y Carlos Luna. Director técnico: Diego Cagna.

Goles: en el segundo tiempo, 4m y 14m Gaitán (B); 33m Luna (T).

Cambios: en el segundo tiempo, a los 23m Jonathan Blanco por Oviedo (T); 34m Guillermo Suárez por Morel (T); 36m Cristian Chávez por Insúa (B); 43m Guillermo Marino por Gaitán (B); 48m Lucas Viatri por Palermo (B).

Arbitro: Néstor Pitana.

Cancha: Vélez (local Boca).

Totti Yoksa... (2-1)

Maçın ilk yarısında bu sezon aldığı kötü eleştirileri sonuna kadar hakeden bir takım vardı Milan adına konuşacak olursak. Milan kötü olup Roma tam tersine pozisyon üreten üst üste tehlikeli ataklar yapan bir görüntü çizmeye başlayınca,Roma'nın sadece 3.dakikada attığı golle maç boyunca yetineceğini kimse sanmıyordu. Menez ve De Rossi etkiliydi. Vucinic bir kaç fırsattan yararlanamadı. İkinci yarı ise ilk yarıya oranla daha dirençli ve etkin bir Milan vardı sahada. Saçma bir penaltıdan gelen ilk golle birlikte sıkıntıyı da üzerlerinden atarak kötü performanslarını birazda olsun düzeltmeye başladılar. 67.dakika'da Pato Milan'a galibiyet golünü getirdi. Roma ise ikinci yarıda olan biteni sadece seyretti. Ah Totti vah Totti nerelerdesin sen?!
MARCATORI: Menez (R) al 3′ p.t.; Ronaldinho (M) all’11′ su rigore, Pato (M) al 22′ s.t.

MILAN (4-4-2): Dida; Oddo, Nesta, Thiago Silva, Zambrotta; Abate (Inzaghi dal 1′ s.t.), Pirlo, Ambrosini, Seedorf; Pato, Ronaldinho (Flamini dal 39′ s.t.). (Roma, Jankulovski, Favalli, Antonini, Huntelaar). All.: Leonardo.

ROMA (4-4-2): Doni; Cassetti, Mexes, Burdisso, Riise; Taddei (Guberti dal 26′ s.t.), De Rossi, Pizarro, Perrotta; Menez (Baptista dal 30′ s.t. ), Vucinic (Okaka dal 26′ s.t.). (Lobont, Andreolli, Faty, Brighi). All. : Ranieri

ARBITRO: Rosetti di Torino.

Gaziantep 2-1 Fenerbahçe

9'da 9 dedik olmadı. 1-0 öne geçtikten sonra Daum,tipik hamlesi olan takımın hücumunu kesme saçmalığına yine başvurdu. Aynısını 8'de 8'in içinde en az 3-4 maçta tekrarladı ama ucuz kurtulduğumuz maçlardı. Bir türlü anlayamıyor,akıl sır erdiremiyorum. Atak yapmaktan,gol yediğin maçı çevirmekten bu kadar aciz misin de öne geçtiğin gibi takımı geriye çekiyorsun?! Kötü oynadığımız bir maçta değildi aslında. Takımın 1-0'dan sonra ileri çıkışları olmadı mı? Oldu ama genel anlamda gerideyken veya eşitlik halinde devam ettiği süre zarfındaki gibi çık(a)mıyorsun ileri. Oldum olası değişmiyor Daum'un kafası; 0-0 mı bastır,1-0 mı geriye çekil 1-1 mi tekrar bastır 2-1 oldu yatak yorganı hazırla!.. Sinir bozan bir durum. "Tarih boyunca ister savaşta ister Futbol'da geriye çekilen taraf yenilmeye mahkumdur!" bu unutulmaya...
Fenerbahçe'nin teknik direktörü! şu anki gibi düşünmemeli ve işini şansa bırakmamalı. Bir eleştiri daha yapacak olursak,milli maç arasından önceki Gençlerbirliği maçında son 10 dakika oyuna giren,hatasız ve hırsla oynayan bir Özer Hurmacı örneği var karşımızda. Sakatlığı yok,sadece maç eksiği var niye maç boyu tutuk oynayan Mehmet Topuz'da diretiliyorda 89.dakikada Özer oyuna alınıyor. Bana yapılsa böyle bir şey sağlamından giydiririm. Yanlış işler peşinde koşuyor ve yanlış bir kafa yapısına sahip Daum. Şimdi Daum'u eleştirdim iki gün sonra kazanırsak derbiyi maçı kazanan Daum değil futbolcular olacaktır. Kısacası Daum bu zihniyetini sürdürürse başarılar futbolcunun, başarısızlıklar ise kendisine ait olacaktır!

İlginç bir anektod aktarayım. Çok yinelemek istemiyorum ama sezon başına 1,en fazla 2 maç kaçırdığımı az çok biliyorsunuzdur ve kaçırdığım maçların çoğu herhangi bir(Kadıköy,Antep) Gaziantepspor maçıdır. Ne zaman kaçırsam o maçı da alırdık. Acaba diyorum izlemesem mi bundan sonra Gaziantep maçlarını...

Sahaya tekrar girecek olursak,Volkan yine günündeydi,kritik kurtarışlar yaptı(fazla işe yaramamış oldu o ayrı) Nazarlar Değmesin diyoruz. Gökhan Gönül kart sınırında olduğundan olacak ki, tutuktu. Emre ve Cristian sahanın iyileriydi diyebiliriz,içlerine Semih'i de katarak.

Tribünlere gelirsek,27 Gençlik grubu bişeyler yapmaya çalıştı ama kendi pankartlarını yakarak ellerine yüzlerine bulaştırdılar. 4-3 biten maç fena benzetmişti zamanında,ayrı bir ilgi gösteriyorlar yıllardır bu maça. Rekorların bittiği yerde biz varız pankartıda biz mağlup olana kadar fikstürde kiminle karşılaşsak ellerinin altında maç sonuna kadar bekleyecekti. Kimine rulo olmuştur o ayrı...
Stat: Kamil Ocak
Hakemler:
Bülent Yıldırım, Erdinç Sezertam, Hüseyin Fidan
Gaziantepspor:
Mahmut, Murat, Zurita, Jorginho(Beto dk. 80), Hakan Bayraktar(Erman dk. 77), Tolga Seyhan, Erkan(İbrahim Ferdi dk. 63), Olcan, Ivan, Julio Cesar, J.Cesar De Souza Yedekler: Recep, Serdar, İbrahim, Ümit, Cenk
TD
: Jose Coucerio

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan(Bekir dk. 82), Bilica, Vederson(Andre Santos dk. 77), Mehmet Topuz(Özer dk. 88), Cristian Baroni, Emre, Roberto Carlos, Semih, Önder, Kazım
Yedekler: Volkan Babacan, Ali, Selçuk, Uğur
TD: Christoph Daum

Goller: Semih (dk. 26)(Fenerbahçe) Da Silva (dk. 84 ve 90+4)(Gaziantepspor)
Sarı Kartlar: J. Cesar De Souza (Gaziantepspor), Roberto Carlos (Fenerbahçe)

Pazar, Ekim 18

Real Madrid 4-2 Valladolid

Sevilla mağlubiyeti,4 maçlık galibiyet serisinin bitimi ve takımın ilk zorlu maçında tökezlediği anlamına geliyordu. Medya'nın da yazıp çizmesiyle Cristiano'ya bağlanmıştı iyi skor ve güzel oyunlar. İlk yenilgi gerçekleşince de "Cristiano yoktu!" yorumları gelecekti elbette. Bizim kaliteli(!) medyamızla bir bakıma benzeşmekteler. Sevilla deplasmanını hatırlayacak olursak; Casillas olmasaydı ile başlayan bir çok cümle kurabiliriz. Neyse ki milli maç arasıyla toparlanıldı ve eski Real Madrid görüntüsü tekrar çizilmeye başlandı. Sadece Cristiano'nun yada tek bir yıldızın iş yaptığı diğerlerinin yattığı bir görüntü Real Madrid ismine kesinlikle yakışmamakta bana göre.
Gelelim Valladolid performansına. Raul maçın ilk kısımlarında yine kolundaki pazubanda yakışır bir şekilde takımını uçurmaya başladı. Murat Kosova'nın da dillendirdiği gibi Raul Madrid! 2.golden sonra hücumu kesti ve rakibi arkada kabul etmeye başladı. Valladolid'in golü kaçınılmaz olmuştu ve fark 1'e indi. Ardından bereberlik şansını da değerlediremediler. Granero ilk yarıda,bir maç önce kötü bir performans sergileyen Marcelo ise maçın tamamına yakın bir kısmında en iyiler arasındaydı. Hakeza Lass. En kötü performans kısmına ise Benzema'yı koyabiliriz. Pellegrini'nin neden bu kadar uzun süre oyunda tuttuğunu anlamak güç. Yerine giren (72') Higuain milli mesai yorgunu olsa bile,yine kendisiyle aynı dakika oyuna giren Kaka ile birlikte oyuna tekrar hareketlilik getirdi. Maçı koparanda Huguain oldu,ilk yarının son dakikasında Marcelo'nun 3-1 yaparak Real Madrid'i rahatlattığı gibi.
Barcelona'nın da Valencia deplasmanında puan kaybetmesiyle puan farkı 1'e düştü. Önümüzdeki yani 8.hafta rakip S.Gijon.
iki resim arasındaki ...Real Madrid: Iker Casillas; Sergio Ramos, Pepe, Albiol, Marcelo; Granero, ''Lass'', Xabi Alonso, Van der Vaart (Kaká, m.72); Raúl (Drenthe, m.82) y Benzema (Higuaín, m.72).

Real Valladolid: Jacobo; Pedro López, Luis Prieto, Nivaldo, Arzo; Nauzet (Manucho, m.58), Borja (Pelé, m.79), Rubio, Marquitos, Héctor Font (Bueno, m,.78); y Diego Costa.

Goles: 1-0, m.13: Raúl. 2-0, m.18: Raúl. 2-1, m.29: Nauzet. 3-1, m.45: Marcelo. 3-2, m.53: Marquitos. 4-2, m.79: Higuaín.

1 Barcelona 7 6 1 0 17 3 19
2 R. Madrid 7 6 0 1 21 6 18
3 Sevilla 7 5 0 2 14 5 15
4 Deportivo 7 5 0 2 11 6 15

Bu Top Balon Muhittin'in Topla Oynayalım

Söylenecek söz yok. Tam bir skandal!

Liverpool sahadan bu golle 1-0 mağlup ayrıldı.

20 Yaş Altı Dünya Şampiyonu Gana

Mısır'ın ev sahipliği yaptığı 20 Yaş Altı Dünya Kupası'nın sahibi Gana oldu. Final Gana ile Brezilya arasında oynandı. 90 dakikası 0-0 sona eren maçta penaltılarla rakibine 4-3'lük üstünlük kuran Gana tarihindeki ilk Dünya Kupasına ulaştı. Bu kupayı en fazla kaldıran takımlar;Arjantin (6),Brezilya(4) ve Portekiz(2). Ardından kupayı birer kez kaldıran takımlar sıralanıyor.
3.lük mücadelesini ise maçı 90+1'de uzatıp,penaltılarla rakibini saf dışı bırakan Macaristan kazandı. Kosta Rika'nın 4 penaltı kaçırdığını da belirtelim. 20 Yaş Altı Dünya Kupası'nın yenisi 2011'de Kolombiya'da.
Macarlar 3.

Participating nations
Cameroon, Egypt, Ghana, Nigeria, South Africa, Australia, Korea Republic, UAE, Uzbekistan, Czech Republic, England, Germany, Hungary, Italy, Spain, Costa Rica, Honduras, Trinidad and Tobago, USA, Tahiti, Brazil, Paraguay, Uruguay, Venezuela


Ranking
1. Ghana
2. Brazil
3. Hungary
4. Costa Rica

Host cities
Alexandria, Cairo, Ismailia, Port Said, Suez

No. of goals
167

Top scorers
8 goals: Adiyiah (GHA)
5 goals: Koman (HUN)
4 goals: Niguez (ESP), Del Valle, Rondon (both VEN), Kardec (BRA), Osei (GHA)

Total attendance
1,295,586

Average attendance
24,915